10 Aralık 2016 Cumartesi

Cinlerle İlgili Bilinmeyenler...



Cin, duyularla idrak edilemeyen, insanlar gibi şuur ve iradeye sahip bulunan, ilahi emirlere uymakla yükümlü tutulan mü’min ile kafir gruplarından oluşan varlık türü anlamına gelmektedir. Cinler üç sınıfta tasvir edilirler, bunlar havada uçabilenleri, kedi, köpek ve yılan gibi hayvanların şekline girebilenler ve belli bir mekana yerleşen orayı sahiplenen cinlerdir.

Cinlerin hepsi görüntü veremez. Kendi alemlerinden insan alemine hepsi geçemez, ancak bazı cins ve ırklar geçebilir. Kimi eşyayı bir yerden bir yere nakledebilir, kimisi maddeyi geçici bir süre kaybedebilir, kimisi yanına geldiği insanı çeşitli şekillerde hastalandırır bu tip cinler genelde büyü için kullanılan cinlerdir. Kimisi ise insanı rahatlatır. Kimi cinsler korku ve ürperti verir, kimi cinsler ise insanın şehvetini artırır. Cinlerin yaşadıkları yerler de ırklarıyla, cinsleriyle ilgilidir.

Bazıları karanlıklarda, bazıları tuvaletlerde, bazıları ateşte, bazıları mezarlıklarda , bazıları dağlarda ve bazıları suda yaşar.  Burada değinilmesi gereken husus cinlerin neden buraları tercih ettiğidir. Cinler dünya aleminde insanlar ile yaşamaktadır ve genellikle insanların olmayacağı yerleri tercih ederler. Çünkü insanların farkında olmadan kendilerine zarar vermesini istemezler. Bu sebeple insanların ulaşamayacağı veya her zaman uğramayacağı yerleri tercih ederler, ayrıca bazı cin grupları pis yerleri tercih ederler
.
Cinlerin en büyük özellikleri hızlarıdır, günümüzde ışık hızı olarak tabir edilen hız biriminden daha hızlı hareket edebilmektedirler. Cinlerde insanlar gibi küçük parçalardan yaratılmıştır, ancak aradaki fark onların vücutlarındaki yapı taşları insanın yapı taşından kat kat daha hızlı hareket eder bu sebeple vücutları görünmez.
 Bunu örnekle açıklamak istiyorum, mesela bir kurşun tabancadan çıktıktan sonra insan gözü ile göremeyiz çünkü bizim göz algımızın çok üzerinde bir hızla hareket eder, cinler de kurşundan daha hızlı hareket etmektedir, bu sebeple bizim gözümüz onları göremez. Burada kurşun ile cin arasında fark vardır, kurşun fiziksel olarak etki edebilir ancak cin görünmediği gibi fiziksel etki de yapamaz örneğin sağımızda solumuzda geçen bir cine biz dokunamayız o da bize dokunamaz.

Cinlere inanmak imanın esaslarındandır. Cinler Kuran-ı Kerim’de yaklaşık elli yerde geçmiştir.

Cinlerin Yaradılışları
“Cinleri de daha önce dumansız ateşten yaratmıştık.” (Hicr, 27)
Cinlerin yaratılışı insandan farklıdır, insanoğlu yaratılmadan veya ruhu yaratılıp dünyaya gönderilmeden 2000 yıl kadar önce cinler yaratılmıştır.Allah cinleri dumansız ateşten  yaratmıştır ve dünyaya göndermiştir.

Cinler içlerindeki fitne ateşi ile dünyayı karıştırmış, savaşlar çıkarmış ve kan dökmüştür. Alemlerin Rabbi’nin sözünden çıkmış bir kısmı isyan etmiştir. Bunun üzerine Allah insanoğlunu yaratıp dünyaya halife kılmıştır. Cinlerin bu kadar kan dökme sebebini şu anda insanların yaşadıkları savaşlara bakarak anlayabiliriz. Aynı insan aleminde olduğu gibi cin aleminde de iktidar ve ele geçirme mücadelesi vardır.

Cinler yaratıldığında dünyamız ateş topu gibiydi. Bu ortamda cinler çok daha rahat yaşayabiliyordu ve insanlar olmadığı için insanlar alemi ile aralarında perde yoktu. Şimdi insanların yaşadığı gibi dünya üzerinde yaşıyorlardı. Kuran-ı Kerim’de insanın çamurdan yaratıldığı söylenmektedir. İnsan dünyaya gönderilmeden önce dünya ateş topu halinden sönerek çamur haline bürünmüştür ve insanın yaşama ortamı oluşmaya başlamıştır. Dünya insanlar için yaşanacak hale geldiğinde cinler kendi alemlerine çekilmiş ve insanlar alemi ile aralarına perde çekilmiştir. Bu manevi bir perdedir. Bu perde sonucunda cinler insanları görebilir ancak insanlar cinleri göremezler.

Cinlerin Hayatları
Cinlerin hayatı tıpkı insanlar gibidir ancak boyut farkı olduğu için yaşam sürelerin insana göre epey uzundur. Yaklaşık 1000 sene yaşayabilirler. Cinler insanlar ile aynı dünyayı paylaşır. Bir kısmı aynı yerlerde yaşar ve insanları görebilirler ancak insanların göz görme aralığı yeterli olmadığı için cinleri göremezler. İnsan gözü yaratılış olarak 400 ile 700 nm arasında dalga boylarını görebilmektedir. Cinler ise bu dalga boyu dışında kaldıkları için insanlar cinleri göremezler. Biz buna göz perdesi diyoruz.

Cinler insanlar gibi dişi ve erkek olarak yaratılmıştır. Doğarlar, yaşarlar ve ölürler. Yaklaşık olarak 700-1000 sene arasında ömürleri vardır. Bu ömür ile birden fazla insan neslini görebilmektedirler. Cinlerin uzun yaşamasının sebebi hızlı yaşamalarıdır. Fizik kurallarında “öz zamanın kısalması” denilen bir durum vardır. Bunu fizikçi Paul Langevin şöyle açıklamıştır:

“Bir taşıtın içindeki insanla birlikte, yeryüzünden ışık hızının 20.000`de biri kadar bir hızla ayrıldığını düşünün… Bu taşıt ve içindeki insan, taşıt içindeki kendi zamanı ile tam bir yıl süreyle dünyadan uzaklaşıyor… Bir senenin sonunda ise çark ediyor ve dünyaya geri gelmeye başlıyor… Ve sonuçta dünyaya geri döndüğü zaman kendi öz zamanına göre iki sene geçmiş iken, dünyanın tam iki yüz yıl ihtiyarlamış olduğunu, dünya üzerinde üç neslin değişmiş bulunduğunu görüyor..”

Cinler genelde geceleri ayakta geçirirler. İnsanoğlu için hayat sabah ezanı ile başlayıp akşam ezanı ile son bulmaktadır ve yatsı ezanı sonrasında insanın yatmasının faydalı olacağı bildirilmiştir. Cinlerde durum tam tersidir. Akşam ezanı sırasında uyanıp sabah ezanına kadar ayakta kalırlar ve her türlü işlerini insanların gecesinde yaparlar bunun için geceleri insanların ayakta kalması uygun değildir.

Cinlerde insanlar gibi giyinmektedirler. Erkekleri genelde sakallı, sarıklı ve cübbelidir kadınları ise çarşaf giyerler. Cinlerde insanlar gibi dinlere ayrıldıkları için her dinin gerektirdiği gibi giyinmeyi severler ancak cinlerin inancı insanlardan daha katı olduğu için dini kıyafetleri giymekte insanlardan daha inatçıdırlar.

“ Gerçekten biz, -kimimiz salih kişiler, kimimiz ise bunlardan aşağıda olmak üzere- türlü türlü yollar tutmuştuk.” (Cin, 11)

Ayette belirtildiği üzere cinler de insanlar gibi çeşitli yollar edinmişlerdir. Bu yollar gerek din, gerek iş gerekse sosyal hayatları olabilir. Aynı insanlar gibi yaşadıklarına kanıt olarak bu ayet gösterilebilir.

“İçimizde, (Allah’a) teslimiyet gösterenler de var, hak yoldan sapanlar da var. Teslimiyet gösteren kimseler, doğru yolu arayanlardır. ”(Cin, 14)

Allah’a teslimiyet O’na kayıtsız şartsız iman etmekle ve emirlerini yerine getirmekle mümkündür. Cinlerin de insanlar gibi mükellef oldukları ayette belirtilmiştir.

Cinler aleminde hayvanlar da vardır. İnsanlar aleminde olduğu gibi fikri ile hareket edemeyen bazı canlılar mevcuttur. Bunlar onların binekleri ve hayvanlarıdır. Ancak cinlerin çoğu uçma yeteneğine sahip olduğu için hayvanları kullanmazlar. Cinler alemindeki aklı olmayan hayvanlar bilmeden insanlar alemine zarar verebilirler. Aklı olup bilinçli bir şekilde insana zarar veren cinlerin dışında akılsız olan cin hayvanları bilmeden bulundukları yerde insanlara veya insanlara ait olan hayvanlara zarar verirler. Özellikle insanlar alemindeki hayvanlara zarar verip onları korkutup huysuzlaşmalarını sağlarlar.

Cinlerin Akıl ve Dinleri
Cinler akıl itibariyle insanlardan daha zayıftırlar. Akıl zayıflıklarını onlara verilen hız ile kapatabilirler. İnsanlar gibi düşünceye sahip olmasalar da onlara has bazı haller cinleri insanlardan ayrı kılar.
Onların da içinde sosyal hayat mevcut olduğu için aynı insanlar gibi çalışkan ve akıllıları veya tembel ve zayıfları vardır. Cinler akıl olarak zayıf olsalar da akıl sahibi oldukları için Allah’a kulluk görevine aynı insanlar gibi tabidirler. Ancak cinler içerisinde de insanlarda olduğu gibi din ayrımları vardır. İnsanlar gibi Müslüman veya diğer dinlere bağlı olanları veya ateist olanları vardır.
  
Cinlerin Yaşantıları ve Aile Hayatları
Cinlerde evlenirler çocuk sahibi olurlar. Cinlerin nüfusu insanlardan 10 kat daha fazladır. Büyük bir kısmı dağ eteklerinde, su kenarlarında, dağlarda, çöllerde veya insanların ulaşmakta zorluk çekeceği yerler ile insanların girmeyeceği pis yerlerde, mezarlık kenarlarında ve içlerinde, bahçesinde incir veya nar ağacı bulunan evlerde yaşarlar. Bir kısmı da insanların evinde yaşar. İnsanlarla aynı evi paylaşır. İnsanlar ile aynı evde yaşayanları o evde yaşayan insanın dinine mensup olanlardır. Örneğin ülkemizde Müslüman bir ailenin evinde yaşayan cin ailesi de Müslümandır diyebiliriz. Evlerde yaşayan cinler genelde çatı katını tercih ederler.

Ayrıca yeri gelmişken değinmekte faya var evlerde bulunan resim, heykel ve tablolar cinlerin saklanması için idealdir, cinler konusunda rahatsız olanlar evlerinde resim, heykel ve tablo bulundurmamalıdır.

Cinlerin Ölümleri
Cinlerde insanlar gibi ölümü tadacaktır ancak yaşam süreleri insanlardan fazla olduğu için ömürleri boyunca birden fazla insan neslini görebilirler. Cinler insanlar tarafından öldürülebilir. Ancak bu öldürmenin günahı aynen bir insanı öldürmekle eş değerdedir. Yalnızca özel durumlar da mesela; Bir cinin insana zarar vermesi ve bu zararı uyarılara rağmen devam ettirmesi gibi durumlarda cinler öldürülebilir. Cinler öldürülmeden önce mutlaka telkin edilmeli ve kendilerine tebliğde bulunulmalıdır. Eğer telkine rağmen devam ediyorsa ve cin Müslüman değil ise yakılarak öldürülmelidir.

Cinler dünyada “yakılarak” öldürülebilir. Cinlerin ehli olan kişiler bu durumu gayet iyi bilmektedir. Bir cin insana fazlasıyla zarar verir ve bu zararı sonlandırmaz ise işinin ehli hocalar tarafından yakılarak öldürülür. Ateşten yaratılan cin yine ateş ile yakılabilir. Bu yanma fiziksel değil metafizik alemdeki ruhani bir yanmadır.
Burada akla gelen soru muhtevası ateş olan bir varlığın ateş ile terbiye edilmesidir. İnsanoğlu topraktan yaratılmıştır ve toprak altına girecektir . Cinler ise ateşten yaratılmıştır onların toprağı ateş olacaktır. Cin ateş ile terbiye edilebilir.

Cinlerin İnsanlara Zararları
Cinlerin insanlara zarar vermeleri mümkündür . Bu durumun oluşabilmesi için o kişinin cinlerle isteyerek ve istemeyerek büyük bir bağ kurması gerekmektedir.

Bunun dışında cinler insanlara musallat olup onlara vesvese verebilirler. En büyük verdikleri zarar vesvesedir. Verdikleri vesvese şuur olarak zayıf insanlarda vücut bulur ve insanı kötülüğe iter. İntihar eden insanların büyük bölümü cinlerin ve şeytanın vesvesesi ile intihara sürüklenmiştir. İnsandan uzak kalan, diğer insanlarda diyaloğu az olan kişiler ve yalnız yaşayanlar özellikle cinlerin hedefi olmaktadır. Çünkü onları kandırmak cinlere daha basit gelmektedir. İnanç yönünden zayıf veya inancına çok bağlı olanlar da onların hedefi olabilir. Cinler musallat olduklarında insana verdikleri vesvese ile insanı her türlü yola sokabilirler. Cinlerin musallat olduğu veya olmaya çalıştığı insanlar genellikle mutsuz olurlar, huzursuz olurlar her şeye sinirlenebilirler. Yalnız yaşamayı tercih edeler. Evlilikten uzak dururlar. Bulundukları ortamda huzursuz olup orayı terk etmek isteyebilirler.

 Cinlerin zararlarından birisi insana verdikleri maddi hasardır. Bazı kişiler cinlerin saldırdığını ve boğmak istediğini söyler, bazıları cinlerin gelip saldırdığını söyler bu ve benzeri birçok durum yaşanmıştır.

Cin musallat olduğunda kişinin beynine müdahale eder ve onu olumsuz düşünmeye sevk eder. Cin vakalarının büyük bölümü bu şekilde gerçekleşmektedir. Şöyle düşünelim aynı dünya üzerinde iki boyut birisinde cinler birisinde insanlar yaşıyor. Her boyutta yaşayanların kendine has halleri, düşünceleri ve yaşamları var. Bu iki boyutta yaşayanlar birbirlerinin varlığını biliyorlar. Boyutlar arası geçiş ise sanıldığı gibi kolay değil. Gerek cinler gerek insanlar bu zorluğa katlanacak yapıda değiller. Bazı istisnai durumlarda boyutlar arası geçişler oluyor veya büyü gibi davetler ile kapılar açılıyor ve geçiş sağlanıyor. Onun dışında cinlerin gelip musallat olup zarar vermesi pek mümkün değildir.

Cinlerin bir başka zararı da, erkek ise hanımını kadın ise kocasını çirkin bir şekilde göstermesi, ondan soğutması ile olur. Bu tip zarar genelde büyü yolu ile gelen cinler tarafından yapılır.  Karı koca arasına giren cin birbirlerini kötü görmeleri için elinden geleni yapar. Kadının veya  erkeğin beynine hükmetmeye başlar. Ona telkinlerde bulunur. Kadının veya kocanın uygunsuz davrandığını fısıldar. Birbirlerinden nefret etmelerini sağlar. Sonuçta ayrılığa kadar götürebilir.

Aşırı heyecan hallerinde cinler insanlara zarar verebilir. İnsan metabolizması bazı durumlarda farklı çalışır, örneğin aşırı sevinç, aşırı üzüntü veya heyecan gibi durumlarda vücudumuzun çalışma sistemi de değişir. Bu gibi durumlar vücudumuzun enerji ve algılama boyutunu değiştirir ve cinlerin daha rahat hareket etmesini sağlar.  Cinler enerji olarak yaratıldıkları için enerji ile insan vücuduna girebilir veya insana musallat olabilirler.

Bu gibi durumların sonunda mutlaka dua okunmak ve Allah’a yalvarmak gerekir. Dudaktan dökülen Kuran-ı Kerim ayetleri de enerji yaymaktadır. Onların ve Allah isminin enerjisi cinleri uzak tutar. Hep derler ya yatmadan dua okuyup her yere üfleyin onun sebebi budur ve doğrudur. Özellikle gece yatmadan bol bol dua okunmalıdır çünkü geceleri insanların değil cinlerindir.

Cinler ve İnsanların Evliliği
Cinler insanlarla evlilik münasebeti yaşayabilirler. Ancak bu evlilik sağlıksız, tehlikeli ve yasaktır. Bu tür evlilik kutsal olan evlilik makamını zedeleyecektir. Alemleri farklı olan iki varlık ortak bir noktada buluşamaz, evlilik kurumunun gereklerini yerine getiremez ve devam ettiremez. Her ne kadar bu tür evlilik mümkün olsa da fazlasıyla tehlikeli ve yasaktır. Bu tür evliliklerde iki tarafta zarar görür.

Örneğin cin kadını ile evlenen insan erkeği o kadının tüm ihtiyaçlarını karşılaması gerekmektedir. Cin kadını insan erkeği sürekli ilişkiye zorlar, onun başkaları ile irtibatta olmasını istemez, onun sürekli yanında olabilmesi için işinden ve çevresinden uzaklaştırır. Böylelikle içine kapanan bir erkek meydana gelir. Cin kadını bu erkekten sıkıldığında ise ortadan kaybolur. Cin kadını kızdığında ise insan erkeğine bütün gazabını gösterir. İnsan erkeği buna dayanamayabilir. Başlar da oyun gibi gelen bu tür olaylar ileride  çaresi olmayan hastalıklara ve intihara sebep olur.

Cinlerden Korunma
Cinlerden korunmak için ağızdan besmele eksik edilmemelidir. Sürekli dua edilmeli ve Allah’tan koruma dilenmelidir. Özellikle Ayet-El Kürsi okunmalıdır. Bunun yanında belli muskalar ve tütsülerde cinleri uzak tutarlar. Cinler kızgın yağ kokusu, sirke ve üzerklik tohumunun tütüşünü sevmezler bu kokuların olduğu yerden uzak dururlar.

Cinler bir insana aşık olduklarında veya aşk ile sevdiklerinde, cin aleminde işledikleri bir suç yüzünden oradan kaçıp saklanmak zorunda kaldıklarında, insanlarla uğraşmak için ve özellikle bir büyü yüzünden insan ile uğraşmak için gelip insan vücuduna girebilirler. Cinler insan vücuduna derideki gözenekler, makat ve ağızdan girerler.

Cinlerden korunmak için gece namazı da çok önemlidir. Gece kalkılıp kılınan namaz cin ve büyüye karşı büyük bir silahtır. Uyumadan önce ise abdest alıp dua veya Kuran-ı Kerim okumak insanı gece koruyacaktır, gündüz ise abdestli olmak insanı koruyacaktır.

Ruh ve Cin Çağırma
Cin çağırma adı verilen olaylar gerçektir. Cinler insanlarla iletişim kurabilirler ancak ruh çağırma diye bir şey yoktur. Allah’ın lütfundan faydalanan bazı ruhlar özellikle Perşembe geceleri dünya elemine gelip yakınlarını görebilirler ancak Allah’ın kalp gözünü açtığı insanlar hariç kesinlikle hiçbir insanla iletişim kuramazlar. İnsanların ruh çağırma diye yaptıkları olaylarda gelen varlık cindir. Cinler uzun ömürleri (yaklaşık 1000 sene) olduğu için ruhu çağrılan insanı tanımakta onun özelliklerini bilmektedir. Cahil insanların giriştiği ruh çağırma anında gelip o insanlara ölen kişi ile ilgili bilgiler vermekte ve cahil insanları kandırmaktadır. İnsanların aldıkları bilgiler ile ölen kişiyle iletişim kurduklarını sanmalarına neden olmaktadır ve böylelikle o insanları kandırarak kendisine tabi kılar ve küfre sürükler.

Rruh çağırma seansları sonrasında birçok insan manevi hastalık sahibi olmuştur çünkü davete icabet eden cin oradan ve kişilerden ayrılmak istemez. Bu gibi durumlar bilmeyerek cin daveti olur ve çağıranlara büyük sıkıntılar verir.

İşin bir başka boyutu da günümüzde “fincan” ile ruh çağırmadır, 7 den 70 e bir çok kişi bununla uğraşmaktadır. Bir çok denemede başarılı sonuç alınmıştır bir varlık gelmiştir ancak yukarıda bahsettiğim gibi gelen varlık cindir. Ruhani alem bir fincan yardımı ile ulaşılabilecek kadar kalitesiz değildir. Bu konuda herkesin dikkatli olmasını tavsiye ediyorum. Bir fincan yardımı ve bazı tebliğler ile ruh çağırma ayinleri tehlikeli ve boştur.

Cin çağırma denilen olay ise gerçektir. Özellikle “Hüddam” denilen ilim sayesinde cinlerle iletişim kurulup cinler hizmet için kullanılabilirler. Ancak bu yolda çok meşakkatlidir. Kesinlikle kolay değildir. Her insan cinlerle irtibat kuramaz. Bazı kişiler istemeseler de cinlerle irtibat halindedir. Çünkü onların iletişim kanalları diğer insanlara göre daha açıktır. Bazı kişiler ise ne kadar isterlerse istesinler iletişim kuramazlar çünkü cinler alemine geçit yapamazlar. Cinlerle yapılan bağlantı insanın cin alemine geçmesi veya cinin insan alemine gelmesi ile olur. Her insan cin alemine geçecek kadar dirayetli değildir. Çoğu olayda cinler insan alemine geçmiş ve temessül veya bizzat gözükerek iletişim kurmuşlardır.

Cin çağırmak dinen caiz değildir. Her yaratılan kendi aleminde yükümlüdür.  Allah isteseydi arada perde bırakmaz insanlar ve cinleri tek bir alemde yaşatabilirdi. Cin çağırmak cinleri de rahatsız eder. Bazı cinler bu tür ayinlere severek gelirler çünkü insanları kandırmak onların hoşuna gider. Bu tür cinler genelde Şeytan cinlerdir. Ancak Müslüman olan cinler mecbur kaldıkların da bu tür davetlere icabet ederler veya kendilerini çağıran kişinin takva derecesine bakarlar. Cin çağırma olaylarında genelde art niyetli ve Müslüman olmayan cinler gelirler. Bu tür cinler insanlar tarafından rahatsız edildiklerini düşünüp zarar vermek isterler. İnsanlar davet etti biz gittik diye düşünürler. Cin çağırma olaylarında lambaların sönmesi, garip sesler duyulması ve benzerleri onların insanları korkutma yöntemleridir.

Cinlerin, en çok şekline girdikleri hayvanlar ise yılan, kedi, köpek ve keçidir. Evlerimizde veya bahçelerimizde karşılaştığımız bu tür hayvanları öldürmek iyi değildir. Çünkü bir hayvanın şekline girip insana yanaşan cini insan öldürdüğünde o cinin yakınları insana musallat olurlar. Cinlerin davet yöntemlerinden birisi de budur. Bu bilinçsiz olarak cin davetidir. Evimizde gördüğümüz fareler veya özellikle yılan cin olabilir, cinler yılan şekline temessül edip evlere girebilirler evde bir yılan gördüğümüzde ona “Allah’ın izni ile buradan ayrıl burayı terk et” demeliyiz ve bunu birkaç defa tekrarlamak gerekir eğer yılan olduğu yerden gidiyor ise cin olma ihtimali yüksektir. Gitmiyorsa gerçek bir yılandır ve eğer zarar vereceğini düşünüyorsanız öldürmek gerekir.

Bazı hayvanlar cinleri görebilirler. Bu hayvanların göz perdesi yoktur onun için cinleri görüp onlardan rahatsız olabilirler. Özellikle kedi, köpek, keçi, koyun, eşek, at gibi evlerde beslenebilen hayvanlar cinleri görebilirler. Bazı hayvanlar ise cinlerin hayvanlarını görüp rahatsız olurlar.

Asr-ı saadetten Hz. Ayşe (r.a.) validemiz bir gece cinler tarafından yatağından kaldırılarak yüksek bir mahkemenin huzuruna getirilir. Hz. Ayşe validemiz sebebini sorunca: Sen cinlerden bir Müslüman katlettin. Bunun mahkemesi yapılacak, denildi. O da: ‘Ben nerede bir cin öldürdüm?’ dediğinde ona cevap verildi:
Sen Kur’an-ı Kerim okurken, bizim Müslüman cin kardeşlerimizden birisi bir yılanın içine girerek seni dinlemeye geldi. Siz hanenizde o yılanı görünce öldürdünüz. Dolayısıyla içinde bulunan kardeşimiz de öldü. Bunun hesabı görülecek. (Kurtubi, el-Camiu Liahkami’l-Kur’an, 16/214,215)
Hadisenin sonunda barış ve anlaşma yapıldı. Olay tatlıya bağlandı. Zaten rivayetlerden bize gelen, evde her hangi bir haşarat, muzır mahluk görürseniz yılan, çıyan, böcek vs. bunları hemen telef etmeyin. Zararları yoksa ilişmeyiniz, denilmiştir.

Gayb ve Cinler
Cinler kesinlikle geleceği bilemezler. Bazı büyücüler ve falcılar cinlerden yardım aldıklarını söyleyerek insana gelecek hakkında bilgi verirler. Bunlar yalancı ve şarlatandır. Cinlerin etkisi altında kalan bu yalancı insanlar cinlerden aldıkları uydurma bilgileri insanlara aktararak insanlardan maddi olarak faydalanmaktadırlar. Bir falcıya giden insan o falcıya kendisini ailesini ve geçmişini azda olsa anlatır o anda orada olan cin bunları duyar ve o insan hakkında diğer cinlerden vasıtasıyla bilgi toplar, bu bilgileri falcıya iletir, falcı bilgileri insana anlattığında o kişi şaşırarak falcıyı dinlemeye devam eder çünkü falcının kendisi ile ilgili bilinmeyenleri bildiğini zanneder ve devamında falcı gelecekle ilgili bilgiler vererek şovunu sonlandırır.

“Doğrusu biz (cinler), göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle, alev huzmeleriyle doldurulmuş bulduk. Halbuki, (daha önce) biz onun bazı kısımlarında (haber) dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk; fakat şimdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev huzmesi buluyor. Bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?” (Cin, 8-9-10)

Ayetlerde anlatılan cinlerin gayb aleminden bilgi almak istemeleridir. Ayette geçen “daha önce” sözleri manidardır. Cinlerin bir müddet gelecekten bilgi aldıklarını buradan anlıyoruz ancak daha sonra bu bilgi onlardan esirgenmiştir. Yukarıda belirttiğim gibi bilgi almaya gittiklerinde ateş topları ile karşılaşmaktadırlar. Ayrıca üzerine dikkat edilecek bir husus da son ayette belirtilen konudur. Cinlerin gelecekten bilgi almayı kesmeleri Allah’ın insanlara bir lütfu olarak değerlendirilebilir. Çünkü geleceğini bilen hiçbir insan huzurlu yaşayamaz. Hatta bu şekilde mantıklı bir yaşam da olmaz. Bu sebepledir ki cinlerin gelecekten bilgi almalarının engellenmesi insanın faydasına olmuştur.

Büyü ile Cinleri Kullanmak
“Onların hepsini bir araya toplayacağı gün şöyle diyecektir: “Ey cin topluluğu! İnsanlardan pek çoğunu saptırıp aranıza kattınız.” Onların insanlardan olan dostları, “Ey Rabbimiz! Bizler birbirimizden yararlandık ve bize belirlediğin süremizin sonuna ulaştık” diyecekler. Allah da diyecek ki: “Allah’ın diledikleri (affettikleri) hariç, içinde ebedî kalmak üzere duracağınız yer ateştir.” Ey Muhammed! Şüphesiz senin Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.” (En’am, 128)

Cinler insanlar tarafından kullanılabilirler. Aynen cinleri kullanmakta insan kullanmak gibidir cinlere yaptırılan bir iş karşılığından insandan taviz isterler bu taviz hak veya haram olabilir insan bunun karşılığını verebiliyorsa cinleri kullanabilir ancak çoğu durumda insan cini değil cin insanı etkisi altına almakta ve kullanmaktadır. Çünkü cinleri elde etmek büyük güç ve sabır gerektirmektedir. Müslüman cinler Müslüman insanlara karşılık beklemeden yardımcı olurlar ancak özellikle ateist cinler insanların büyücülerine yardımcı olmayı çok severler. Bu yardım karşılığında büyücüden Kuran-ı Kerim’i aşağılamasını isterler. Eğer insan bunu yaparsa cin insanın her isteğini yapar. Ancak gün ve zamanı geldiğinde o insandan kurtulmak için insana zarar verip öldürür veya aklını yitirmesine sebep olur.
  
Reenkarnasyon ve Cinler
Cinlerin insanlara akıl yoluyla verdikleri zararların bir diğeri reenkarnasyon inancıdır. Reenkarnasyona inananlar ruhlarının öldükten sonra tekrar dünyaya gönderileceğini kabul eder ve ona göre yaşarlar. Bu inanışa göre ruh günahlarını temizlemek için tekrar dünyaya bir canlı vücudunda gönderilecektir. Bu canlı bazen insan bazen hayvan ve bazen de bitki olabilir.

Bu inancın örneklerini televizyonlarda defalarca izledik. Özellikle küçük çocuklar ben falanca kişinin ruhunu taşıyorum diyor ve bir anda olay oluyor, çocuğa sorduklarında ismini söylediği zatın tüm özelliklerini sayıyor, nerede doğduğunu, ismini, yaşantısını kısacası o kişiye ait birçok bilgiyi söylüyor, buna bazı çevreler “işte reenkarnasyon örneği” diyorlar.

“Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında: “Rabbim! der, beni geri gönder; Ta ki boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım.” Hayır! Onun söylediği bu söz (boş) laftan ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır. “ (Mü’minun, 99-100)
Ayette söylendiği gibi ölüm bir defa gerçekleşecek ve yeniden dirilmeye kadar ruh berzah aleminde bekleyecektir. Reenkarnasyona inananlar gibi ruh birden fazla dünyaya gelmeyecektir. Kısacası Allah insanın imtihan yeri olan dünyaya insanı bir defa gönderecektir.

Reenkarnasyonun başlıca sebebi cinlerdir. Anlattığım üzere cinlerin ömürleri 1000 yıl kadar olabilmektedir. Bir cin ömrü boyunca birden fazla insanı görebilmekte ve o insanın her özelliğini bilebilmektedir çünkü insanlar cinleri göremezken cinler insanları görebilmektedir. Bu vesile cin gördüğü bir insanın her özelliğini ezberleyip özellikle yeni doğan bir çocuğa musallat olduğunda o çocuğa bu bilgilerini telkin etmektedir.

Yukarıda belirttiğim gibi yeni doğan çocuğa musallat olan cinler ervah sınıfındandır. Besmele ile başlamayan ilişki sonucu dünyaya gelecek olan çocuğa ana rahminde musallat olan cin çocuğun aklı başına gelmeye başladığında çocuğa “sen yeni bir bedene girdin sen önceden falanca kişiydin” diyerek telkin etmeye başlar. Cine aldanan çocuk duyduklarını çevresine anlatmaya başlayınca günümüzde moda haline gelen reenkarnasyon örneği ortaya çıkar.

Cinleri Kullanmak
İnsanoğlu tarihi boyunca fizik ötesi alemle iç içe olmuş ve merak etmiştir. Bu merakın sonucu bazı zamanlar cinler de dahil olmak üzere bazı ruhani varlıklar ile görüşülmüş hatta kullanılmışlardır.  Bunun en güzel örneği Kuran-ı Kerim’de anlatılan Haz. Süleyman (a.s.) cinleri kullanmasıdır.

“ Süleyman’ın emrine de, sabah esişi bir ay, akşam esişi de bir ay(lık yol) olan rüzgârı verdik. Erimiş bakır ocağını da ona sel gibi akıttık. Cinlerden de Rabbinin izniyle onun önünde çalışanlar vardı. İçlerinden kim bizim emrimizden çıkarsa, ona alevli ateş azabını tattırırız.” (Sebe, 12)

Ayette anlatıldığı üzere Hz. Süleyman (a.s.) emrine cinler verilmiştir ve cinleri kullanmıştır. Geçmişin ışığından günümüze uzanan cinleri kullanmanın günümüzde de gerçekleşeceğine hatta bazı yer ve kişilerce yapıldığına inanıyorum.

Cinleri kullanarak birçok ilim gerçekleştirilebilir veya geliştirilebilir. Tıp alanında, fizikte, askeri alanlarda hatta istihbaratta bile cinler kullanılabilir.

Cinler günümüzde kayıp eşyaların bulunması için kullanılmaktadırlar. Burayı belirtmemde fayda var cinler gelecekle ilgili bilgi değil o anda veya öncesinde kaybedilen bir eşyanın veya kişinin yerini bilmektedirler. Çünkü hız ve zaman yönünden farklı alemde yaşayan bu varlıklar insanların kaybettiklerinin yerini daha iyi bulmakta ve bazı ruhsal yönü kuvvetli olan kişiler vasıtasıyla iletişime geçerek insanlara bildirmektedirler.

Kimsenin şüphesi olmasın dünya üzerinde birçok yerde cinler üzerinde araştırmalar yapılıyor ve kullanılıyor. Özellikle ülkelerin istihbarat örgütleri cinleri kullanıyorlar ve birçok olumlu sonuç elde ettiler.
Süleyman Güçlü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder